Klasik Freudyen modele göre rüya, bilinçli ve bilinçdışı süreçlerin etkileşimiyle ortaya çıkar. Rüyada kıyamet koptuğunu görmek, genellikle içgüdüsel isteklerle toplumsal baskılar arasında yaşanan çatışmanın sembolik bir ifadesi olarak ele alınabilir. Freud’un kuramında ego, id ve süperego arasındaki denge, bireyin ruhsal sağlığında merkezi bir öneme sahiptir. Özellikle rüya sembolü olan kıyamet, bilinçaltında bastırılan korkuların, kaygıların ve değişim arzularının dışavurumu şeklinde yorumlanır. Bu rüya, kişinin içsel dünyasında yaşadığı çözülmelerin veya toplumsal beklentilerle kişisel istekleri arasındaki gerilimin yoğunlaştığını gösterebilir. Rüyada kıyamet koptuğunu görmek, bir yandan bireyin içinde bulunduğu yaşam koşullarının, değer yargılarının ya da inançlarının sarsıldığı bir döneme işaret edebilir. Freud’a göre id, temel içgüdüleri ve arzuları temsil ederken, süperego ise toplumsal normları ve ahlaki değerleri savunur. Ego ise bunlar arasında denge kurmaya çalışır. Kıyamet rüyası, çoğunlukla bu üç yapı arasındaki çatışmanın sembolik bir anlatımıdır. Kişi, yoğun baskı altında hissettiğinde, bilinçdışındaki çatışmalar rüya yoluyla yüzeye çıkar ve kıyamet gibi yıkıcı, büyük ölçekli sembollerle kendini gösterir. Bu tür bir rüya, yalnızca bireysel psikolojiyle sınırlı değildir; aynı zamanda kültürel kodlarla ve kolektif bilinçaltıyla da yakından ilişkilidir. Toplumların ortak korkuları, ahlaki değerleri ve gelecek kaygıları, rüyalarda kıyamet sembolüyle birleşebilir. Rüyada kıyamet koptuğunu görmek, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde bir yenilenme, değişim ya da kaçınılmaz son fikrini işaret edebilir. Kişinin bilinçli düşüncelerinden çok daha derinlerde, sembolik bir biçimde bastırılan duygular ve düşünceler bu tip rüyalarda ortaya çıkar. Kıyamet rüyası, bilinçli yaşamda bastırılan huzursuzlukların, korkuların ve değişim ihtiyacının rüya yoluyla işlenmesidir. Freud’un rüya yorumu kuramında, bu tür sembolik imgeler kişinin ruhsal çatışmalarını çözme girişimi olarak da değerlendirilebilir. Rüyada kıyamet koptuğunu görmek, insanın hem bireysel hem de toplumsal düzeyde yaşadığı çatışmaların, kaygıların ve bilinçaltındaki bastırılmış arzuların bir yansıması olarak düşünülebilir. Böyle bir rüya, rüya sahibinin içsel dünyasına ve yaşadığı toplumsal çevreye dair önemli ipuçları sunar.