Rüyada yağmurda ıslanmak, Jacques Lacan’ın yapısalcı psikanalitik yaklaşımıyla ele alındığında, sembolün çok katmanlı dilsel ve bilinçdışı anlamlarının öne çıktığı görülür. Lacan’a göre rüya, dilin bilinçdışındaki yapısıyla örülüdür ve her sembol, öznenin arzusu ile arasında bir mesafe barındırır. Yağmur, kültürel olarak arınma, bereket, yenilenme gibi kavramlarla ilişkilendirilirken, Lacan’ın dilsel yapısında ise yağmurda ıslanmak, öznenin bilinçdışındaki arzuya yaklaşma ya da o arzunun üzerini örten bir perdenin aralanması anlamına gelebilir. Rüyada yağmurda ıslanmak, kişinin kendini kontrolsüz, doğal bir güç karşısında savunmasız hissetmesinin yanı sıra, bilinçdışındaki bastırılmış duyguların ya da arzuların yüzeye çıkmasına işaret edebilir. Ayna evresi kavramı da burada önemli bir yere sahiptir. Lacan, çocuğun aynada kendi yansımasını tanımasıyla birlikte benliğin oluşmaya başladığını savunur. Rüyada yağmurda ıslanmak, öznenin kendi sınırlarını yeniden hissetmesine, benliğin dış dünyayla olan ilişkisini tekrar sorgulamasına yol açabilir. Islanmak, benliğin dışarıdan gelen etkilerle dönüşümü, bazen de sınırlarının belirsizleşmesi anlamına gelir. Bu rüya, kişinin kendini çevresiyle, doğal güçlerle ve kendi arzularıyla olan ilişkisi üzerinden yeniden tanımlama isteğini yansıtabilir. Psikolojik açıdan, yağmurda ıslanmak rüyası kişinin bastırdığı ya da bastırmak zorunda kaldığı duyguların bilinçdışında canlılığını koruduğunu gösterir. Dilin bilinçdışı yapısı, rüya sembollerinin sabit anlamlar taşımadığını; bunun yerine sürekli bir arzu hareketliliğiyle şekillendiğini ortaya koyar. Yağmurun altında ıslanmak, bazen özgürleşme, bazen suçluluk ya da arınma hissiyle bağdaştırılabilir. Kültürel olarak ise yağmurun yeniden doğuşu, arındırmayı ve bereketi simgelemesi bu rüyanın yorumuna ek katmanlar kazandırır. Lacan’ın yapısalcı yaklaşımında, rüyada yağmurda ıslanmak öznenin arzusu ile kendisi arasındaki mesafeye dikkat çeker. Kişi, bu rüya sayesinde kendi bilinçdışı dilini, arzularını ve kimliğini yeniden keşfetme fırsatı bulur. Yağmurda ıslanmak, bir yönüyle bastırılmış duyguların su yüzüne çıkmasını, bir diğer yönüyle ise benliğin sınırlarının doğayla bütünleşerek yeniden şekillenmesini anlatır. Rüyada yağmurda ıslanmak, bilinçdışının sembolik diliyle, öznenin kendi arzu ve kimlik yolculuğunda önemli bir durak olarak görülebilir.