Rüyada birinin öldüğünü duymak, Jacques Lacan’ın yapısalcı psikanalitik yaklaşımında, bilinçdışının dilsel yapısı ve arzunun özneyle olan ilişkisi üzerinden anlam kazanır. Lacan’a göre rüyalar, sadece içerik düzeyinde değil, dilsel yapılarıyla da çözülmesi gereken metinlerdir. Rüyada birinin öldüğünü duymak, çoğu zaman gerçek kayıptan ziyade öznenin kendi arzuları, korkuları ve kimlik oluşumuyla ilgili sembolik bir göstergedir. Burada ölüm, çoğunlukla bir değişim, dönüşüm ya da öznenin arzuladığı ya da korktuğu bir ayrışmanın habercisi olarak bilinçdışında yer alır. Ayna evresi kavramı, öznenin dış dünyadaki imgelerle kendi bütünlüğünü kurma sürecini anlatır. Rüyada birinin öldüğünü duymak, öznenin kendi kimlik bütünlüğünde yaşadığı çatlaklara ya da dışsal bir figürle özdeşleşme sürecindeki krizlere işaret edebilir. Bu tür rüya, çoğu zaman kişinin kendi iç dünyasındaki parçalanmış yanlarla karşılaşmasını, bir başka deyişle arzunun özneyle arasındaki mesafeyi ortaya koyar. Ölüm haberi, burada bilinçdışının dilinde, belki de artık özdeşleşilemeyen ya da vazgeçilen bir arzunun temsilcisi olarak karşımıza çıkar. Lacan’a göre bilinçdışı, dil gibi yapılanmış bir alandır ve rüyada birinin öldüğünü duymak, bu dilin sembolik düzeninde bir boşluğa ya da kopuşa işaret edebilir. Kimi zaman bu rüya, toplumsal-kültürel anlamda ölümün taşıdığı yas, sonlanma veya yeniden başlama gibi anlamları da bünyesinde barındırır. Psikolojik olarak ise, rüyada birinin öldüğünü duymak, bastırılmış duyguların, çözülmemiş çatışmaların ya da öznenin kendi içindeki ötekine dair hislerinin dışavurumu olabilir. Kültürel açıdan bakıldığında ise, ölüm haberi duymak, çoğu toplumda dönüşüm, geçiş ya da bir ilişkinin farklı bir boyuta evrilmesiyle ilişkilendirilir. Rüyada birinin öldüğünü duymak, öznenin bilinçdışında yer alan arzunun, dilin ve sembolün birbirine dolanmış yapısını açığa çıkarır. Bu deneyim, gerçek hayattaki ölümden çok daha fazla, öznenin kimlik inşasında, kendini tanımasında ve bilinçdışı süreçlerinde önemli bir role sahiptir. Lacan’ın vurguladığı gibi, rüyalar sembollerle örülüdür ve rüyada birinin öldüğünü duymak, öznenin kendi içsel dönüşüm yolculuğunda önemli bir işarettir.