Lacan’ın yapısalcı psikanalitik yaklaşımıyla incelendiğinde, sembolizmin ve dilin bilinçdışındaki rolüyle anlam kazanır. Lacan’a göre rüya, dilin bilinçdışındaki yapısal işleyişinin bir ürünü olarak ortaya çıkar ve rüyada turşu görmek, öznenin arzusu ile kendisi arasındaki mesafenin göstergelerinden biri olabilir. Turşu, hem saklama, dayanıklılık hem de dönüşüm anlamları taşır. Bu bağlamda rüyada turşu görmek, kişinin içsel arzularını ertelediği, bastırdığı ya da dönüştürdüğü alanlara işaret edebilir; burada bilinçdışındaki arzu, sembol aracılığıyla kendini dolaylı biçimde ifade eder. Lacan’ın “ayna evresi” kavramı, öznenin kendi bütünlüğünü ve benliğini ilk kez dışardan bir yansıda tanıdığı süreci açıklar. Rüyada turşu görmek, bu sürecin bir devamı olarak, kişinin kendi iç dünyasını dışsal bir nesne aracılığıyla gözlemlemesini de sembolize edebilir. Turşunun doğası gereği içinde barındırdığı asidik ortam ve dönüşüm, bireyin bilinçdışında sürekli işleyen dil ve arzu mekanizmalarının da bir yansımasıdır. Arzunun daima eksik ve ertelenen doğası, rüyada turşu görmek ile birlikte, istenilen şeylerin henüz ulaşılmamış ya da bir tür bekletme aşamasında olduğunu gösterebilir. Turşu sembolü, kültürel olarak da farklı anlamlar taşır. Anadolu kültüründe turşu, bereket ve misafirperverliğin simgesi olduğu kadar, aynı zamanda geçmişe duyulan özlemi ve koruma isteğini de barındırır. Rüyada turşu görmek, kişinin bilinçaltında geçmişte yaşanan bazı olayların ya da duyguların korunduğunu, henüz işlenmemiş ya da dönüştürülmemiş olarak varlığını sürdürdüğünü düşündürebilir. Psikolojik açıdan ise, bu sembol, bastırılan arzuların, endişelerin veya anıların, bilinçdışı düzeyde işlenip sembolik bir şekilde ortaya çıkmasının bir örneğidir. Lacan’ın yaklaşımında, dil ve sembol, bilinçdışının temel işleyiş mekanizmasıdır. Rüyada turşu görmek de, bu mekanizmanın bir ürünü olarak, kişinin iç dünyasındaki çatışma, özlem ve arzuların sembolik bir ifadesidir. Sonuçta, bu tür bir rüya, hem bireyin kişisel bilinçdışı süreçlerini hem de toplumsal ve kültürel anlam dünyasını bir araya getirir; turşu sembolü üzerinden bilinçdışındaki arzuların, geçmişin ve kimliğin izlerini sürmek mümkündür.