Rüyada kavga görmek, Zen Budizmi’nin doğrudan sezgiye dayalı yaklaşımıyla ele alındığında, zihnin içsel çatışmalarının bir yansıması olarak ortaya çıkar. Kavga, çoğu zaman bilinçaltımızda bastırdığımız ya da kabullenmekte zorlandığımız taraflarımızın yüzeye çıkışıdır. Zen bakış açısına göre, bu görüntü bir uyarıdan çok, şu ana ve saf farkındalığa davettir. Rüyada kavga görmek, zihinden yükselen dalgalanmaları, huzursuz düşünceleri ya da içsel boşluğun doldurulmak istenen alanlarını sezgisel olarak deneyimleme fırsatı sunar. Burada önemli olan, kavganın kendisine tutunmak ya da anlam yüklemektense, izleyici kalarak olanı olduğu gibi gözlemleyebilmektir. Rüyada kavga görmek, kültürel olarak çoğu zaman korku, gerilim ya da öfke gibi yoğun duygularla ilişkilendirilse de, Zen öğretisinde bu tür bir rüya, zihnin kendisiyle kurduğu diyalogun bir ifadesidir. Bir Zen ustası için kavga, gerçekliğin doğrudan deneyimlenmesiyle yüzleşilen bir andır. Rüyada kavga görmek, zihnin duruluğu bozulduğunda ortaya çıkan dalgalanmalara işaret ederken, aynı zamanda içsel boşluğun ve dinginliğin de farkına varma çağrısıdır. Çatışma, geçiciliğin ve sürekli değişimin bir belirtisidir; rüyada kavga görmek ise, bu değişimi kabullenip anın içinde köksüzleşmeden kalabilme pratiğidir. Psikolojik açıdan bakıldığında rüyada kavga görmek, bilinçaltı arzu ve korkuların, bastırılmış duyguların ya da çözülmemiş içsel meselelerin bir dışavurumu gibi hissedilebilir. Ancak Zen’in öğrettiği gibi, bu tür rüyalar üzerinde düşünmek yerine, onları doğrudan deneyimleyerek, analiz etmeye ya da yargılamaya çalışmadan, sadece farkında olarak izlemek gerekir. Rüyada kavga görmek, zihinde oluşan sahte ayrımların ve etiketlerin ortadan kalkmasına, saf benliğe ve şimdiki ana dönüşe kapı açar. Böylece rüyada kavga görmek, özünde bir uyanış çağrısı ve zihinsel berraklık için bir fırsattır; yaşanan her şeyin gelip geçici olduğunu, boşluk ve varoluşun derinliğinde kaybolmadan, anın akışında bulunmayı hatırlatır.