Rüyada eski eşini görmek, Zen Budizmi’nin doğrudan deneyime ve anlık farkındalığa dayalı öğretisiyle ele alındığında, zihnin geçmişle olan bağlarını ve kalpteki izleri sezgisel olarak ortaya koyar. Eski eş, zihinde hâlâ yankılanan anıların, tamamlanmamış duyguların ve bazen de bırakılması gereken yüklerin sembolüdür. Bu tür bir rüya, geçmişin gölgelerinde dolaşan düşünceleri, bir nehirde sürüklenen yaprak misali gözlemleme fırsatı sunar. Zen’in mu kavramında olduğu gibi, eski eşini rüyada görmek boşlukta bir iz, zihinsel bir yankı olarak belirir; o anı yakalayıp yargılamadan yalnızca gözlemlemek, gerçek anlamı kavramak için kapı aralar. Rüyada eski eşini görmek, bilinçaltında hâlâ çözülmemiş meselelerin varlığına işaret edebilir fakat Zen yaklaşımında bu sembolün peşine düşmek, anlamı zorlamak yerine, onun varlığını saf bir farkındalıkla kabul etmek gereklidir. Zihnin berrak bir göl yüzeyi gibi dinginleştiği anda, eski eşin görüntüsü de bir damlanın suya düşmesi gibi, gelip geçici bir deneyim hâline gelir. Bu rüya, geçmişe takılıp kalmak veya eski yaraları deşmektense, anda kalmanın ve her duygunun gelip geçici olduğunu sezgisel olarak anlamanın bir davetidir. Kültürel açıdan bakıldığında, rüyada eski eşini görmek toplumun ilişkilere yüklediği anlamları ve bireyin eski bağlarla kurduğu duygusal ilişkileri de yansıtabilir. Ancak Zen bakışında bu sembol, kişisel hikâyeleri ve toplumsal beklentileri aşarak, zihnin kendi doğasını olduğu gibi görmesine yönlendirir. Eski eş, geçmiş deneyimlerin ve kimliğin bir parçası olsa da, Zen’in özündeki boşluk öğretisiyle, her şeyin aslında geçici ve sürekli değişen bir akışta olduğunu hatırlatır. Psikolojik düzlemde ise, eski eş rüyası, insanın kendi gölgesine, geçmişte saklı kalan yanlarına bakma cesaretini ve açıklığını sembolize eder. Zen Budizmi’nin doğrudan sezgiye dayalı yaklaşımında, eski eşini rüyada görmek, geçmişle barışmanın ve zihnin arınmasına izin vermenin doğal bir uzantısıdır. Bu deneyim, bilinçaltının derinliklerinden yüzeye çıkan bir mesaj gibi, sadece gözlemlenmeli ve serbest bırakılmalıdır; çünkü en saf uyanış, her şeyin olduğu gibi görülmesinde yatar.