Jacques Lacan’ın yapısalcı psikanalitik yaklaşımıyla rüyada birini öldürmek, yalnızca bastırılmış bir arzunun dışavurumu değildir; aynı zamanda sembollerin ve dilin bilinçdışındaki özgün işleyişinin bir ürünüdür. Lacan’a göre rüyada birini öldürmek, öznenin arzusunun nesnesiyle arasındaki mesafeyi, yani “arzu” ile “özne” arasındaki ilişkiyi deşifre etmemize olanak tanır. Rüya, öznenin bilinçdışı dilinde konuşur; bu dilde öldürme eylemi, gerçek bir şiddet arzusu olmak zorunda değildir. Bilinçdışı, dilin yapısal kodlarıyla çalışır ve rüyada birini öldürmek çoğunlukla öznenin benliğinde veya ilişkilerinde yaşadığı bir değişimin, bir dönüm noktasının ya da bastırılmış bir çatışmanın simgesidir. Rüyada birini öldürmek, sıklıkla ayna evresiyle bağlantılı olarak da ele alınabilir. Lacan’ın ayna evresi kuramında, çocuk ilk kez kendi bütünlüğünü dışarıdan bir imgeyle tanır ve özdeşleşme başlar. Bu süreçte birey, kendi içsel çatışmalarını ve bölünmüşlüğünü semboller aracılığıyla anlamlandırır. Rüyada birini öldürmek, çoğu zaman öznenin kendi içindeki bir parçayı, yani geçmişteki bir benliği ya da kabul edilemeyen bir yönünü yok etmeye dair arzusuna işaret eder. Bu, toplumsal ve kültürel tabularla da şekillenir, çünkü öldürme eylemi hem ahlaki hem de kültürel olarak güçlü anlamlar taşır. Bilinçaltında öldürme teması, öznenin kimliğiyle ve başkalarıyla kurduğu ilişkilerdeki karmaşıklığı gösterir. Lacan’ın dilin yapısalcı doğasına vurgu yapması, rüyada birini öldürmek gibi sembollerin yalnızca bireysel değil, aynı zamanda kültürel kodlarla da örülü olduğunu gösterir. Bu rüya, kimi zaman bir otorite figürüne, kimi zaman geçmişte yaşanmış bir travmaya ya da bir ilişkideki çözülmemiş meseleye gönderme yapar. Burada sembolün anlamı, yalnızca kişisel deneyimlerle değil, kolektif bilinçdışı ve dilin ortak yapısıyla da şekillenir. Rüyada birini öldürmek, öznenin bilinçdışında dolaşan çok katmanlı arzuların ve çatışmaların Lacancı psikanalizdeki sembolik dilidir. Bu rüya, çoğu zaman öznenin kendi sınırlarını keşfetme, bastırılmış duygularını anlama ve kimliğini yeniden kurma sürecinin bir parçası olarak ortaya çıkar. Lacan’ın yaklaşımında rüyada birini öldürmek, yalnızca bir eylemin yansıması değil; aynı zamanda öznenin arzusu, dili ve kültürel kodlarıyla örülü bir anlamlar ağının ürünüdür. Böylece rüyada birini öldürmek, hem bireysel hem de toplumsal bilinçdışının sırlarını çözmek için önemli bir anahtar görevi görür.