Lacan’ın yapısalcı psikanalitik yaklaşımıyla değerlendirildiğinde, rüya sembolünün yalnızca yüzeydeki anlamıyla sınırlı kalmadığı, derin bir dilsel yapı ve bilinçdışı mantık taşıdığı anlaşılır. Lacan’a göre bilinçdışı, dil gibi yapılanır; bu nedenle rüyada büyük balık görmek de bir dilsel gösterge olarak arzunun ve öznenin konumuyla iç içe geçer. Burada balık, sıklıkla bilinçdışı arzuların, ulaşılması güç isteklerin ya da benliğin henüz tam anlamıyla bütünleşmemiş yanlarının simgesidir. Büyük balık, sıradan bir balıktan farklı olarak, öznenin bilinçdışında büyük bir boşluğu, doyurulmamış bir arzuyu veya bastırılmış bir isteği temsil edebilir. Büyük balık simgesi, ayna evresi kavramıyla da ilişkilendirilebilir. Ayna evresi, çocuğun kendi beden bütünlüğünü ilk kez tanıdığı ve benlik duygusunun kurulduğu evredir; bu süreçte özne, eksik ve bütün olma arasındaki gerilimi yaşar. Rüyada büyük balık görmek, öznenin kendi bütünlüğüne ya da eksikliğine dair bilinçdışı bir arayışını sembolize edebilir. Balığın büyüklüğü, arzu edilen şeyin ya da eksikliğin ölçüsünü, hatta ulaşılamayan ideali gösterebilir. Bu rüya, kişinin hayatındaki büyük hedefleri, ulaşmak istediği başarıları veya bastırılmış korkularını da dilin sembolik düzeninde ifade eder. Psikanalitik açıdan büyük balık, kültürel olarak da zengin anlamlar taşır. Birçok kültürde balık, bereket, şans veya bilinmeyen derinliklerin sembolüdür; ancak Lacan’ın yaklaşımıyla, rüya gören için balık, kendi bilinçdışının göstereni haline gelir. Burada büyük balık görmek, öznenin kendini anlamlandırma sürecinde karşılaştığı büyük bir engeli ya da ulaşmak istediği arzunun büyüklüğünü işaret ederek, bilinçdışının sembolik düzeninde çözülmeyi bekleyen bir düğüm gibi işlev görebilir. Rüya, öznenin arzusu ile gerçeklik arasındaki mesafeye dikkat çeker ve bu mesafe dilin, sembollerin ve bilinçdışı süreçlerin oyun alanı olarak şekillenir. Rüyada büyük balık görmek, öznenin kendi içsel yolculuğunda, bastırılmış ya da henüz dillendirilememiş arzularının simgesel bir ifadesi olarak psikanalitik anlamda önem taşır.