Jacques Lacan’ın yapısalcı psikanalitik yaklaşımıyla ele alındığında, bireyin bilinçdışındaki derin arzulara ve özne-öteki ilişkisine dair önemli ipuçları barındırır. Lacan’a göre rüya, bilinçdışının dilidir ve rüyada oğlunu görmek bir sembol olarak, öznenin benliğine dair içsel çatışmaları, özdeşleşme süreçlerini ve aynı zamanda arzunun yapılandığı noktaları görünür kılar. Bu bağlamda oğul figürü, genellikle öznenin kendini konumlandırdığı yeri, ebeveynlik deneyimlerinin bilinçdışında bıraktığı izleri ve toplumsal rollerle ilişkisini yansıtır. Rüyada oğlunu görmek, kişinin kendi çocukluğu, ebeveynleriyle kurduğu ilişki ve yetişkinlikteki sorumlulukları arasında bir köprü işlevi görebilir. Lacan’ın ayna evresi kavramı, çocuğun kendini ilk kez bütünsel bir imge olarak tanıdığı döneme işaret eder. Rüyada oğlunu görmek, kişinin kendi çocukluk deneyimini ve özdeşleşme süreçlerini tekrar gözden geçirdiğini düşündürebilir. Oğul burada hem bir ayna işlevi görür hem de öznenin kendini tanıma çabasında bir yansıtma biçimi olarak ortaya çıkar. Bilinçdışında oğul figürü, çoğu zaman bastırılmış arzuların, umutların ya da korkuların temsili haline gelir. Psikanalitik açıdan rüyada oğlunu görmek, sembolik düzlemde öznenin arzusunun nesnesiyle arasındaki mesafeyi de ortaya koyar. Oğul, öznenin ulaşmak istediği, belki de eksikliğini hissettiği bir bütünlük ya da devamlılık idealiyle bağlantılıdır. Dilin yapısal doğası gereği, rüyadaki oğul figürü, her zaman başka anlamlarla örülüdür ve tek bir yoruma indirgenemez. Kültürel açıdan oğul, çoğu toplumda soyun devamı, umut ve gelecek olarak algılandığı için, rüyada oğlunu görmek aynı zamanda toplumsal beklentilerin ve kolektif bilinçdışının da bir yansımasıdır. Bilinçaltı düzeyde rüyada oğlunu görmek, bireyin kendi ebeveynlik rolünü, yetiştirme biçimini ya da koruma güdüsünü sorguladığına işaret edebilir. Bu rüya, öznenin kendini yeniden tanımlama, geçmişle yüzleşme ve kendilik algısını yeniden kurma sürecinin bir dışavurumu olarak da düşünülebilir. Lacan’ın yapısalcı yaklaşımı, rüyanın yalnızca bireysel psikolojiyle sınırlı olmadığını, dilin ve kültürel sembollerin bilinçdışında nasıl yapılandığını anlamamıza da olanak tanır. Rüyada oğlunu görmek, tüm bu çok katmanlı anlamlarıyla, hem psikolojik hem de toplumsal düzlemde öznenin içsel dünyasına dair zengin bir anlatı sunar.