Jacques Lacan’ın yapısalcı psikanalitik yaklaşımında, rüyada şeftali görmek, öznenin bilinçdışı dünyasındaki arzu ve eksiklikle kurduğu karmaşık ilişkiye dair ipuçları sunar. Lacan’a göre rüya, anlamını yalnızca kendi yüzeyinde değil, dilin yapısal düzeni içinde üretir; bu bağlamda, şeftali sembolü de yalnızca doğrudan bir meyve olarak değil, dilsel ve kültürel kodların iç içe geçtiği çok katmanlı bir simge olarak ele alınır. Şeftalinin dışarıdan bakıldığında yumuşak ve çekici, iç dünyasında ise saklı bir çekirdek taşıması, öznenin arzularının hem erişilebilirliğine hem de ulaşılmaz çekirdeğine işaret eder. Ayna evresi kavramı üzerinden düşünüldüğünde, şeftalinin pürüzsüz kabuğu, öznenin kendini başkalarının bakışında nasıl gördüğüne dair ilk imgenin, yani benlik algısının kırılganlığını yansıtır. Rüyada şeftali görmek, Lacan’ın bilinçdışıyla ilgili “arzu metonimisi” kavramı çerçevesinde, öznenin bastırılmış dileklerinin bir yansıması şeklinde de anlaşılabilir. Bu rüya, kişinin gündelik yaşamında ulaşmakta zorlandığı bir tatminin, sembolik düzeyde şeftaliyle temsil edilmesiyle ortaya çıkar. Şeftali, hem cinsel hem de varoluşsal arzuların taşıyıcısı olarak, rüya sahibinin içsel boşluğunu ve bu boşluğu doldurma çabasını simgeler. Dilin bilinçdışındaki yapılandırıcı rolü, rüyada şeftali görmek ile birlikte, arzunun asla tam olarak yakalanamayacağına, sürekli başka nesnelerle yer değiştireceğine işaret eder. Kültürel açıdan şeftali, doğurganlık, bereket ve tazelik gibi anlamlar taşırken; bilinçaltında, çocukluktan gelen haz ve kayıp deneyimlerinin de bir temsiline dönüşür. Rüyada şeftali görmek, öznenin arzusunun nesneyle olan mesafesini gösterir; arzu edilen şey, hiçbir zaman tam anlamıyla elde edilemez, daima bir eksiklik duygusuyla birlikte yaşanır. Lacan’ın yapısalcı yaklaşımı, şeftali sembolünü yalnızca kişisel bir anlamla sınırlamaz, aynı zamanda toplumsal ve dilsel bağlamlar içinde şekillenen bir arzu haritasına yerleştirir. Böylelikle rüyada şeftali görmek, öznenin hem kendisine hem de başkalarına yönelik arzularının, kültürel kodlar ve bilinçdışı süreçler tarafından nasıl biçimlendirildiğini anlamak için zengin bir psikanalitik malzeme sunar.