Jacques Lacan’ın yapısalcı psikanalitik yaklaşımıyla rüyada tsunami görmek, bilinçdışının sembolik diliyle çözümlenebilir. Lacan, rüyaların yalnızca bastırılmış arzuların değil, dilin ve sembollerin bilinçdışında nasıl yapılandığının da bir göstergesi olduğunu vurgular. Rüyada tsunami görmek, öznenin içsel dünyasında başa çıkılamayan, yoğun ve birikmiş duyguların, arzuların veya bilinçdışında bastırılan dürtülerin simgesel bir dışavurumudur. Bu noktada, tsunami sembolü hem bireyin kendi içsel fırtınalarını hem de toplumsal anlamda karşılaşılan büyük değişim veya tehditleri temsil edebilir. Özellikle Lacan’ın arzu kavramı çerçevesinde, tsunami görmek, öznenin ulaşamadığı, sürekli ertelenen ve tam anlamıyla tatmin edilemeyen bir arzuya işaret edebilir. Tsunami sembolü rüyalarda genellikle kontrol kaybı, korku ve bilinçdışında biriken gerilimlerle ilişkilendirilir. Lacan’ın ayna evresi teorisi ile bağlantı kurarsak, kişi bu tür bir rüya ile kendini yeniden tanımlama, kimliğini yeniden kurma ihtiyacı hissedebilir. Ayna evresi, çocuğun kendini bir bütün olarak ilk kez fark etmesiyle başlayan kimlik sürecinin temelidir. Rüyada tsunami görmek, kişinin mevcut benlik algısının sarsıldığı, belki de yeni bir özdeşleşmeye doğru zorlandığı bir dönemi ifade edebilir. Bu sarsıntı, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde yaşanan kimlik krizlerinin bilinçdışındaki yankısıdır. Kültürel anlamda tsunami, yıkıcı ve dönüştürücü gücüyle pek çok toplumda felaketin, yenilenmenin veya büyük değişimlerin sembolüdür. Rüyada tsunami görmek, bu bağlamda kişinin hayatında yaşanacak köklü değişimlerin ya da kaçınılmaz yüzleşmelerin habercisi olabilir. Lacan’ın sembolik düzen kavramı burada devreye girer; çünkü bilinçdışında tsunami gibi simgeler, dilin ve toplumsal kuralların özne üzerindeki etkisini, kişinin dış dünyayla ilişkisini yeniden yapılandırma ihtiyacını temsil eder. Bilinçaltı düzeyde ise tsunami, bastırılan duyguların, çözülmemiş travmaların veya dile getirilemeyen korkuların yoğun biçimde açığa çıkmasını simgeler. Bu tür bir rüya, kişinin kendi arzusu ile özne arasındaki mesafeyi, yani arzunun özne için her zaman bir eksiklik, tamamlanmazlık hissi taşıdığını anlatır. Rüyada tsunami görmek, bu eksiklikle başa çıkma çabasının, bilinçdışı düzeyde sembolik bir anlatımıdır. Dolayısıyla, bu rüya sembolü hem psikolojik hem de kültürel ve bilinçaltı katmanlarda çok boyutlu olarak ele alınmalıdır.