Upanişadlar’ın özsel öğretileriyle bakıldığında, Atman ile Brahman arasındaki kadim bağın zarif bir yansıması olarak ele alınabilir. Ördek, hem suda hem karada var olabilen bir canlıdır; bu yönüyle, insanın bilinçli ve bilinçdışı dünyaları arasında geçiş yapabilme yetisine işaret eder. Atman’ın, yani öz benliğin, rüya âleminde ördek sembolüyle karşılaşması, bireyin kendi içsel özünü keşfetme yolculuğunda karşılaştığı çok katmanlı gerçeklikleri simgeler. Rüyada ördek görmek, bir anlamda, benliğin evrensel bilinçle temas kurmaya hazırlandığı bir eşiği temsil eder. Ördek, suyun üzerinde zahmetsizce süzülürken, suyun altındaki ayak hareketleriyle görünmeyeni taşır; bu da Atman’ın Brahman ile olan derin, görünmeyen bağını hatırlatır. İçsel sessizlikte, ördek sembolü, bilinçaltı düşüncelerin yüzeye çıkmasına ve kişinin kendini daha derin bir farkındalıkla gözlemlemesine olanak tanır. Rüyada ördek görmek, ruhsal arayışın bir aşamasında, benliğin yüzeyin ötesine geçme, saklı hakikati bulma isteğini ifade eder. Psikolojik açıdan, ördek, kişinin duygusal geçişkenliğini ve uyum yeteneğini sembolize ederken, kültürel olarak bereket, aile ve sadelikle ilişkilendirilir. Rüya âleminde ördek görmek, Atman’ın kendi içindeki dinginliği bulmak için Brahman’a yönelme arzusunun bir tezahürüdür. Bu sembol, suyun berraklığında yansıyan evrensel bilincin ışığına işaret eder. Rüyadaki ördek, kişinin bilinç düzeyinde yeni bir anlayışa ulaşma, kendi varlığının derin köklerini kavrama çabasının bir göstergesidir. Atman ve Brahman arasındaki bağ, tıpkı ördeğin iki farklı dünyada var olabilmesi gibi, insan ruhunun da dünyevi ile ilahi olan arasında köprü kurabileceğini anlatır. Rüyada ördek görmek, spiritüel arayışta denge, uyum ve bütünlük arzusunun simgesel bir ifadesidir.