İbn Arabî’nin vahdet‑i vücûd felsefesi ışığında çok katmanlı bir anlam taşır. Kelebek, varlığın bir halden başka bir hale geçişini, ruhun dünyevi sınırlardan sıyrılıp hakikate kanat çırpışını temsil eder. Rüyada kelebek görmek, insanın kendi iç âleminde dönüşüm yaşadığının, eski benliğini bırakıp ilahi hakikate yaklaşma arzusunun sembolüdür. Kelebek, faniliğin ve değişimin zarif bir hatırlatıcısı olarak, rüya sahibine hayatın geçiciliğini ve her an yeni bir varoluşa açılma imkânını fısıldar. Kelebek sembolü psikolojik açıdan değerlendirildiğinde, kişinin bilinçaltında özgürleşme isteğini, eski kalıpları geride bırakıp yeni bir benliğe evrilme arzusunu yansıtır. Bu rüya, içsel huzursuzlukların ardından gelen bir dinginliği ve ruhun hafifliğini müjdeler. Kelebek görmek, rüya sahibinin geçmişte yaşadığı zorluklardan arınmaya başladığına, artık daha saf, daha berrak bir idrake doğru yol aldığına işaret eder. Aynı zamanda, içsel güzelliklerin ve potansiyelin farkına varılması gerektiğini vurgular. Kültürel olarak bakıldığında, kelebek çoğu toplumda ruhun sembolü olarak kabul edilir. Anadolu irfanında, kelebek görmek ruhun özgürlüğüne, aşkın ve maneviyatın inceliklerine işaret eder. İbn Arabî perspektifinde ise, rüyada kelebek görmek, ilahi olanla buluşma yolunda insanın geçici formlardan sıyrılmasını, hakikate ulaşma çabasını sembolize eder. Bu rüya, kişinin içsel yolculuğunda bir merhale katettiğini, dünyevi arzulardan arınıp ilahi aşka kanat açtığını haber verir. Kelebek rüyası, sembolün çok katmanlı doğası gereği, bir yandan zarafeti ve güzelliği temsil ederken, diğer yandan geçiciliğin ve dönüşümün kaçınılmazlığını hatırlatır. Rüyada kelebek görmek, insanın hem kendi iç hakikatine yaklaşma serüvenini, hem de yaşamda karşılaştığı değişimlere uyum sağlama gücünü anlatır. Rüya sahibi için bu sembol, varlığın birliğinde kaybolup yeniden doğmanın, ilahi güzellikte erimenin işaretidir.