İbn-i Sînâ’nın tıbbi ve felsefi sistemiyle yaklaşıldığında, ruh-beden dengesi ve iç organların durumu açısından derin anlamlar taşır. İbn-i Sînâ, rüyaların yalnızca bilinçaltının bir ürünü olmadığını, aynı zamanda bedenin içinde bulunduğu fizyolojik durumların da rüya sembolleri üzerinde etkili olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda, kendi bokunu görmek, kişinin içsel birikimleriyle, arındırma ve temizlenme ihtiyacıyla bağlantılıdır. Zira bedensel atıklar, hem fiziksel hem de psikolojik düzeyde arınmanın, yüklerden kurtulmanın sembolü olarak yorumlanabilir. Psikolojik açıdan bakıldığında, rüyada kendi bokunu görmek, kişinin bilinçaltında biriktirdiği olumsuz düşünceler, suçluluk duyguları veya utanç gibi bastırılmış duyguların dışa vurumu olarak değerlendirilebilir. Kimi zaman bu tür rüyalar, bireyin kendisiyle yüzleşme, eski alışkanlıklardan ya da zararlı düşüncelerden kurtulma arzusunu simgeler. Aynı zamanda, kişinin hayatında gereksiz yüklerden arınma isteğinin göstergesi olabilir. İbn-i Sînâ’nın görüşüne göre, bedenin bir atığı vücuttan uzaklaştırması gibi, ruh da zararlı düşünce ve duyguları dışarı atmak ister. Kültürel açıdan ise, rüyada kendi bokunu görmek, toplumların temizlik ve saflık kavramlarına yüklediği anlamlarla ilişkilendirilebilir. Pek çok kültürde, pislik ve atıklar, hem fiziksel hem de manevi temizlenmenin başlangıcı olarak kabul edilir. Bu nedenle, kendi bokunu görmek, kişinin yaşamında yeni bir başlangıç yapma, geçmişteki hataları geride bırakma ve daha saf bir ruhsal duruma ulaşma arzusunu temsil edebilir. Sonuç olarak, rüyada kendi bokunu görmek, İbn-i Sînâ’nın ruh-beden ilişkisi bağlamında değerlendirildiğinde, hem fiziksel hem de psikolojik arınma sürecinin bir yansımasıdır. Bu rüya, kişinin iç dünyasında biriken yüklerden kurtulma, kendini yenileme ve ruhsal dengeye ulaşma ihtiyacını simgeler. Her bireyin yaşam koşulları ve ruhsal durumu farklı olduğundan, bu tür rüyalar kişisel deneyimlere göre farklı şekillerde yorumlanabilir.